
Gerçeğin ve sanal dünyanın iç içe geçtiği, makinelerin düşünceyle hareket ettiği ve insanı kendisinden bile daha iyi tanıyan yapay zekaların olduğu bir dünya hayal edin. Hayal mi dedim ? Kusura bakmayın artık bunlar çok yakın.
1995’te web 1.0 teknolojisi ile internet insanların bilgi alabildiği bir yer olarak hayatımıza girerken , 2000 yılı bizlere web 2.0 teknolojisi ile bilgi almanında yanında, sahip olduğu bilgileri de insanlarla paylaşma ve üretim alanı oluşturma merkezi haline geldi.
2010 lu yıllara geldiğimizde hala kullanmaya devam ettiğimiz web 3.0 teknolojisi dünyanın merkezini oluşturmuştu. İnternet artık bireyselleşiyor ve insanlar kendilerini iyiden iyiye internetten tanımlıyordu. Fotoğraf albümlerinden cv’lere, iş görüşmelerinden uluslarası toplantılara kadar internetin her yerinde insanların ayak izleri oluşmaya başlamıştı.

Peki bu Web 4.0 teknolojisi nedir? Hayatımıza ne zaman girecek yada hayatımız da mı ?
Şuan makineleri yarı otomatik olarak kullanan insanlar ilerleyen teknolojide web 4.0 sayesinde düşüncelerimizle bile makineleri kullanabileceğiz. Evet biraz ütopik geliyor değil mi ? Ama biraz düşünelim 90 lı yıllarda amerikadan birileriyle canlı kanlı an be an sohbet edebildiğimizi düşünseydik yine ütopik gelmez miydi. Yada bir örnek daha vereyim aynı yıllarda elinizde kullandığınız küçük bir aletle oturduğunuz yerden sipariş verdiğiniz herhangi bir şeyin ayağınıza kadar geldiğini düşünün. O yıllara göre fazla ütopik.
Web 4.0 la beraber makineler sürekli öğreniyor olacak yeni bilgilerle kendini güncellemeye devam edecek. Bu sayede beğenisi, tavıları, tercihleri ilgi alanları ve alışkanları sürekli değişen insana da uyum sağlayabilecek.
Web 4.0 la beraber temelleri bugünden atılan artırılmış gerçeklik hayatımızın bir parçası olacak. Boyayı almadan önce evinizin duvarını o renge boyayıp baktığınızı düşünün. Hani sadece katalogdan bakmakla kalmayıp duvarınızıda boyaydığınızı düşünün ama boyayı satın almadan.
Almak istediğiniz bir koltuk takımı düşünün. Bu takımın odanızda nasıl duracağını hayal etmek yerine o koltuk takımını satın almadan önce tek bir tuşla odanıza koyun ve nasıl durduğuna bir de öyle bakın. Güzel mi durdu o zaman alın.

Günümüzde teknolojinin en büyük dertlerinden biri olan sabit disk doldu, cihazanızın alanı dolu sorunları. Web 4.0’ın buna da bir cevabı var. Web 3.0 da temelleri atılmaya başlanan bulut sistemleri. Aslında hepimizim ucundan kenarından biraz biraz kullandığımız bir teknoloji bu. Kişisel verilerimizi, uygulamalarımızı, oyunlarımızı, yıllarca sakladığımız fotoğraf albümlerimizi, mesajlarımızı. Telefona, bilgisayara, bize dair ne varsa hepsi yıllarca bir sabit diskin içindeydi. Virüs girer format atılır bütün bunlar kaybolur üzülürüz. Kullandığımız cihazları değiştiririz, yeni geçeceğimiz cihaza bütün bu verileri nasıl atacağımızı düşünür üşeniriz. Bütün bunları web 4.0 la unutulan birer gerçekler olacaklar. Tüm bilgilerimiz internetin bir köşesinde gizli ve şifrelenmiş bir şekilde duracak. Biraz gizliliğinden güvenliğinden endişe edebilirsiniz. Lakin küçücük bir banka uygulaması içinde taşıdığımız paralarımızı düşünün. Bir tc bir şifre hepsi bu kadar değil mi? Yine küçücük bir uygulama içinde binlerce hatta yüzbinlerce dolar taşıdığımız bitcoinlerimizi düşünün. İnternette sayesinde gördüğümüz, müdahale ettiğimiz, işlem yaptığımız herşey aslında bir bulutun içinde.
Web 4.0 teknolojisi yalnızca dijitalde yaptıklarımız, bilgiye ulaşma ve içerik oluşturma gibi edinimlerin yanı sıra günlük davranışlarımızı daha pratik hale getirmeyi planlıyor. Bu hazırlıklar yeni bir çağın müjdecisi olduğunu söyleyebiliriz. WEB 4.0 dediğimiz intenetin 4. Çağında görüşmek ümidiyle.